Yerli Malı

Program 59 
20 Aralık 2008 

Yerli Malı Haftası, 12-18 Aralık tarihleri arasında Türkiye'de tüm okullarda kutlanan hafta.

Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı!

II. Dünya Savaşı sonrası oluşan ekonomik darboğazın ardından yabancı ülkelere para akışının önünün kesilmesi ve toplumsal tutum bilincinin oluşması amaçlanmıştır. Bu amaçla zamanın başbakanı İsmet İnönü 12 Aralık 1929'da yaptığı konuşmayla yerli malı kullanmanın ve tutumlu olmanın öneminden bahsetti. 1946 yılından itibaren Yerli Malı Haftası olarak kutlanmaktadır. 1983 yılında adı Tutum, yatırım ve Türk malları haftası olarak değiştirilmiştir.

Hedefi, yerli mallarının tüketiminin artmasıdır. Bu hafta süresince tutumlu olmanın, yatırım yapmanın ve yerli malı kullanmanın önemi anlatılır. (wikipedia)

Portakal
Portakal tatlı serin

Başıdır yemişlerin.

Onda güneşin rengi,

Parlar gibidir sanki.


Elma

Elmayı bilmeyen kim?

Odur, en çok sevdiğim.

Rengi alev kırmızı,

Açar iştahımızı.


Armut

Armudu unutmayın,

Onu da baştan sayın.

Ne güzeldir kokusu,

İçi dolu ballı su.


.....

Bütün meyveler

Bu güzelim meyveler,

Bu güzelim yemişler,

Yurdumuzun malıdır,

Her yiyen kuvvet alır.


Çocuklar

Tutum haftası geldi,

Bizlere neşe verdi.

Yerli yemişlerimiz,

Hep birden dile geldi.


Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası ( 12 – 18 Aralık )

..... 12 Aralığı kapsayan hafta “Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası” olarak kutlanmaktadır. Cumhuriyet döneminde temelleri atılan kendi kendine yeter bir toplum olmadaki ilk adım bugün de devam etmektedir.

Tutum ve yatırım alışkanlığı küçük yaşlarda kazanılır. Ders araçlarını, giysilerini, harçlığını tutumlu kullanan çocuk bu güzel alışkanlığı büyüyünce de devam ettirir. Küçükken boşa akan su musluğu, gereksiz yanan lambayı kapatan çocuk bu güzel alışkanlığı büyüyünce de devam ettirir. Okul çağlarında zamanı iyi değerlendirme alışkanlığı kazanan insan bu huyundan vazgeçmez. O nedenle çocukları küçük yaşlarda tutumlu olmaya özendirmeliyiz.

Tasarruf yapmak, milli kaynakların işletilmesi, yerli fabrikalar kurulması, paranın dış ülkelere gitmesini önlemek, temel tüketim maddelerini öz kaynaklardan karşılamak, ekonomimizi geliştirmek bu haftanın belli başlı amaçları içindedir.

Okullarımızda 12 – 18 Aralık tarihleri arasında kutlanan bu haftada tutum, yatırım ve Türk malları hakkında bilgi verilir. Şiirler okunur, konuşmalar yapılır, skeçler ve oyunlar oynanır. Yerli mallarımız tanıtılmaya çalışılır. (www.ilkokuma.com ; www.okuldersleri.com )

Ekşi sözlükten bir alıntı: “Günümüzde barkoduna bakarak ayırabiliyoruz… Barkodu 869 ile başlayan ürünler Türkiye ürünleri oluyor, yani yerli malı.

Sirk ve Çocuk

58.program
13 Aralık 2008 

Sirk; akrobatlar, palyaçolar, eğitimli hayvanlar, trapezciler, cambazlar, tek tekerli bisikletçiler ve sanatçılardan oluşan ve genellikle gezici olan bir eğlence takımı veya şirketidir. Yaptıkları gösteri de kendileri gibi sirk adı ile anılır. Sirkler oval veya çember şeklinde bir alanda gösteri yaparlar. Gezici olduklarından genellikle genişçe bir çadırda gösterilerini sergilerler.
Antik Roma'dan bu yana sirk gösterileri yapılır. Roma sirklerinin Mısırlı ve Yunanlılardan etkilenerek oluştuğu düşünülmektedir. Roma sirklerinde uzunca ve karşılıklı iki tribün vardır ve iki uçta hilal şeklinde birleşir. Alt tribünde daha asiller otururdu. Bu arada Romada haremlik selamlık uygulanmayan tek organizasyon sirklerdi. (wikipedia)


Günümüzde sirkten söz edince ilk akla gelen topluluk. Hayvansız gösteriler yapıyorlar, ama sanıyorum cirque du soleil’e sadece sirk demek de biraz haksızlık. Akrobasi, trapez, cambazlık, bisikletler, ateş ve su dansları, kısacası bir sirkte olması gereken her şey var cirque du soleil’de. Fazlası sanatçı ruhları. Büyük bir şov dünyası eve tama koreografileri, sahne/mekan/kostüm tasarımları, müzikleri ve ustalıkları ile gerçek bir sihir/büyü etkisi yarattıkları kesin izleyende. Bu nedenle olsa gerek dünyadaki pek çok sanatçının içinde yer alma hayallerini süsleyen de bir yapı. (bkz. Lhasa…)

http://www.sulukulegunlugu.blogspot.com (19 Kasım 2008, Sulukule'ye, çocuklarla ve yetişkinlerle atölyeler yapmak için sirk sanatçıları geldi. http://www.theseriousroadtrip.org/. Atölyeler bugün başladı. Küçük çocuklar ve büyüklerle 2 farklı grup halinde çalışıldı. Bizimkiler bol bol numaralar öğrenerek harika bir gün geçirdiler. Arada da resim yaptılar, legolarla oynadılar.)
Sulukule için sirk ve konser
Fransız sirk sanatçılarından oluşan ve Kosova, Filistin Romanya ve Bosna Hersek gibi yoksul ülkelerdeki çocuklara sirk atölyeleri veren The Serious Road Trip grubundan Quentin Lanœ grup olarak amaçlarının sirki bilinmeyen yerlere götürmek olduğunu söyledi. Çocuklara her zaman olan olanaklardan farklı imkanlar sunmak, günlük hayatın sıkıntılarının dışına çıkarmak ve birlikte işbirliği yaparak bir şeyler öğrenmelerini sağlamak için çalışma yaptıklarını belirten Lanœ, "Daha önce birçok ülkede çalışma yaptık. Romanya'da da Roman mahallelerinde çalıştık ve orası Sulukule'ye çok benziyor. Buradaki çocuklar da oradakiler gibi çok dinamik ve hep bir şeyler yapmak istiyorlar. Müziğe olan merakları da aynı şekilde. Filistindeki çocuklardan ise farklı. Oradaki çocuklar ilgi istiyorlar fakat burada ilgi konusunda bir sıkıntı görülmüyor. Her ülkede ortak olan ise sirki bütün çocuklar çok sevmesi." dedi.Lanœ, Sulukule'nin yıkılması ve kültürün ortadan kaldırılması çalışmalarının ise üzüntü verici olduğunu söyledi. (Taraf Gazetesi, 12. 12. 2008)


Mundial Sirki
Ekim başından beri İstanbul’un farklı semtlerinde gösteriler yapan Mundial Sirki, 4 Ocak’a kadar Dolmabahçe Küçükçiftlik Parkı’nda olacak. Milka sponsorluğunda yavru bir aslanın da getirileceği sirkte palyaço, trapez / trambolin, ateş çemberi, jonglör, ip ve at gösterilerinin yanı sıra kaplanlar, sevimli köpekler ve motor şovu yer alıyor. (0212 247 71 12)



Uluslararası Avrasya Sirki


Türk, Rus, Ukrayna, Bulgar, Azeri ve Gürcüler'den oluşan 40 kişilik bir kadro görev alıyor. Sirkte palyaçolar, lastik kızlar, dev piton yılanı, aslan, leopar ve eğitimli havyanlar, ateşbazlar, sihirbazlar, akrobasi ve denge gösterileri yer alıyor. Sirk Türkiye'nin farklı yerlerinde gösteriler sunuyor. Gösteri günleri, saatleri ve yerlerini web sitesini ziyaret ederek öğrenebilirsiniz. 0-3 yaş ücretsiz.

Avrasya sirkinin profesyonel çocukları

Türkiye’nin ilk uluslararası sirki olan Avrasya Sirki’nin çocuk akrobatları, Moğolistan’daki ailelerinden binlerce kilometre uzakta heyecan dolu gösteriler sunuyorlar. Yaşıtlarından farklı olarak yaşlarından daha çok ülke gezen çocuklar, gösterileriyle büyüyor.

Boş zamanlarında, buldukları ilk internet kafeye koşarak bilgisayar oyunlarına dalan, bisiklete binen, ders çalışan çocuk akrobasi profesyonellerinin ortak mutlulukları, seyirciden gelen alkışlar oluyor. Akrobasi gösterilerinin yıldızı olan çocuklar ise riski yüksek hareketleri büyük bir dikkatle gerçekleştirirken, sirkin bir oyun olmadığına vurgu yapıyorlar.

Grup şefi Jargal Chuluun gözetiminde derslerine çalışan çocuklar, ülkelerinde ya da gösteri için bulundukları ülkelerde konsolosluklar aracılığıyla yeterlilik sınavına girerek sınıf atlıyorlar.

Sirkte doğdu…

Avrasya Sirki’nde köpeklerle gösteriye çıkan 9 yaşındaki Rus Ivan’ın hikayesi, ilköğretimini sirk sanatları kolejinde tamamlayan ve üniversitede ekonomi eğitimi aldıktan sonra; hayvanları, rakamlardan daha çok sevdiğine karar veren annesi Kristina Vinagradova’nın sirklerde çalışmayı tercih etmesi ile başladı.

Sirkte doğan ve büyüyen Ivan, 5 yaşından bu yana annesi ile Japonya, Kore, Belarus ve Ukrayna’nın da içinde olduğu çok sayıda ülkede gösteri sundu. Avrasya Sirki’nde ‘Aslan ve Leopar Şovu’ ile seyirciyle buluşan annesini örnek alan Ivan, bir yandan da ilköğretim 5. sınıfta eğitimine devam ediyor. Sirkte çalışmanın, birçok yeri görmek, daha çok insan tanımak ve arkadaş edinmek gibi güzel yanları olduğunu anlatan Ivan, uzun yolları yorulduğu için sevmediğini belirtmeden de geçemiyor.

Ivan, seyircilerin arasında çocukların çoğunlukta olduğu zamanlarda ise gösterisini daha içten yaptığını söylüyor.

Sirk bir kültürdür’

Babası dolmuş şoförü, annesi ise ev kadını olan 12 yaşındaki Uganbayar Ganbayar da ilköğretimini ülkesindeki sirk kolejinde tamamlamış. Ailesi Moğolistan’da yaşayan Ganbayar, sirk kolejinin ardından 6. sınıfta öğrenimine devam ediyor.

8 yaşında profesyonel olan Ganbayar, 4 yıldır ailesinden uzakta akrobasi gösterileri yapıyor. Gezgin yaşamayı seven Ganbayar’ın meslekteki en büyük korkusu, gösteri sırasında dikkatinin dağılması. “O zaman felaket olur” diyen Ganbayar’ın en büyük mutluluğu ise seyircilerin alkışları.

Yolculuk yapmayı çok sevse de kız kardeşini özleyen Ganbayar, gösteri yaptığı ekip arkadaşlarını da ailesinin bir parçası olarak görüyor. “Yaptığın işi oyun olarak görüyor musun” sorusuna tepki gösteren Ganbayar, “Sirk bir oyun değil, bir kültürdür. Sorumluluk ister. Dikkatli ve özenli olmalı” diyerek mesleğinin ciddiyetini ortaya koyuyor. Sorumluluğu böylesine tanıması ve erken büyümesine karşın Ganbayar, kendini sadece gösteri sırasında diğer çocuklardan farklı hissettiğini anlatıyor.

Anne ve babası kasap olan 14 yaşındaki Sainbileg Gendenraujaa da temel eğitimini sirk kolejinde almış. Ortaokul 8. sınıf öğrencisi Sainbileg, 5 yaşından bu yana profesyonel çalışıyor.

Gösteri sırasındaki en küçük bir dikkatsizliğin sakatlıkla sonuçlanabileceğine dikkat çeken Gendenraujaa, seyircinin beğenisini hissettiği zaman daha bir keyifle gösteri yaptığını söyledi. (31.03.2008, Evrensel Gazetesi)

2010 Kültür Başkenti'nde Çocuk

Program 57
6 Aralık 2008

Çocuklar 2010'da ne isterler İstanbul’da?

Avrupa Kültür Başkenti fikri ilk kez 1985 yılında dönemin Yunanistan Kültür Bakanı Melina Mercouri tarafından ortaya atıldı. Aynı yıl Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi projenin kapsamını belirledi ve uygulamaya koydu. 1985'ten 2000 yılına kadar Avrupa Birliği'ne üye olan ülkelerin kentlerinden biri Avrupa Kültür Başkenti olarak seçildi. 2000 yılına gelindiğinde, yeni binyıl nedeniyle Avrupa Kültür Başkenti unvanı hem birden fazla kente, hem de AB Adayı olan ülkelerin kentlerine verilmeye başlandı.
2010 yılındaki Avrupa Kültür Başkent'leri İstanbul, Essen (Almanya) ve Pecs (Macaristan) 'dir.
Kültür Sanat Projeleri kapsamında, Kent Kültürü diye bir başlık dikkat çekiyor. Bu başlık altındaki projerin genellikle çocuk ve gençlere yönelik olması daha da dikkat çekici. Projeler:

  • 2008 Gepgenç Festivali
  • Kültür Karıncaları 2010’a yürüyor:

Projenin Sahipleri: Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı. Proje, öğrenme için en uygun yaş olan İlköğretim 6. sınıf öğrencilerine, İstanbul’un kültürel ve tarihi dokusunu tanıtmayı ve kültür bilinci oluşturmayı amaçlıyor. Özgün bir eğitim modeli öngören bu proje ile kentlilik bilincinin oluşturulmasına katkı sağlanması mümkün olabilecektir. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kavramı kullanılarak, gençlerin ve çocukların İstanbul’un kültürel değerlerinin farkında olmaları sağlanacaktır.

  • Liseliler 2010’a katılıyor:
Projenin Sahipleri: İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Bölümü. İstanbul’daki farklı okul ve semtlerden lise öğrencilerini “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti” kapsamında kültür projeleri üretmek üzere teşvik etmeyi, yönlendirmeyi ve bir araya getirmeyi hedefleyen bir gençlik projesi. Bu Proje İstanbul Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi Bölümü son sınıf öğrencileri tarafından planlanıp yürütülüyor. Proje ürünü olarak iki kitap yayınlanması öngörülüyor. Bu projenin, 2010’a kadar her yılın ilk altı ayında yürütülmesi planlanıyor.
İstanbul 2010 Etkinliklerinin Eğitim Kurumları Ortaklığıyla Yaygınlaştırılması
2.000 Öğretmenin 2010 Eğitim Elçisi olarak belirlenmesi,

Öğretmenlere Çağdaş Sanat ve Müzik seminerleri (2000 Öğretmen için 40 seminer) düzenlenmesi,

100 okulda Kütüphane kurulması,

Müzik ve sinema odaları kurulması, müzik ve film seçkileri (300 Okulda) hazırlanması,

Okul duvarlarının grafik sanatçılarıyla (300 Okulda) boyanması,

Öğretmenlerin İstanbul 2010 etkinliklerinden yararlanabilmeleri için ücretsiz davetiyeler verilmesi,

2000 Öğretmene “Müze Kart” tüm öğretmenlere indirim imkânı (2000 Kart) sağlanması,

Yazım, resim ve performans ödevi yarışmaları yapılması (İlk üçe girenlerin okullarının ödüllendirilmesi, 4 alanda 100’er kişiye mansiyon ve tüm katılımcılara “2010 Rozeti”, “Katılım Belgesi” ve “1 Ağaç” verilmesi,

Çocuk koroları ve ritim grupları kurulması,

Demokrasi Eğitim Konserlerinin verilmesi,

2010 yılında “İstanbul İlk ve Orta Öğretim Okulları Arası Tiyatro Festivali” düzenlenmesi,
Özel Okulların da İstanbul 2010 sürecine katılmaları için Özel Okullar Birliği ile projeler geliştirilecektir.
Hedefler:

2010 yılında ulusal bayramların kültür ve sanat odağında gerçekleştirilmesi için ilgili kurumların katılımıyla bir komite kurulması,

Kültür sanat insanlarıyla çocukların ve gençlerin buluşturulması,

Çocukları ve gençlerin etkinliklerin içerisinde sanat yoluyla üretici olarak yer almalarına olanak sağlanması.
Çocukların gözünden kültür başkenti

İSTANBUL- İlköğretim öğrencileri 2010’da kültür başkenti olacak İstanbul için projeler üretti. Şişli Terakki İlköğretim Okulu İstanbul’un çeşmelerini anlattığı web sitesiyle birinci oldu. Bu yıl 45. yılını kutlayan Sezin Okulları’nın düzenlediği ‘Kültürler Başkenti’ yarışmasının sonuçları Ayasofya Müzesi’nin bahçesindeki törende açıklandı. Okullar, Beylerbeyi Sarayı, Büyükada, Heybeliada, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Kapalı Çarşı ve Mısır Çarşısı gibi kentin doğal ve kültürel güzellikleriyle ilgili internet siteleri hazırlamışlardı. Çocuklar web tasarımlarını kendileri yaptı. Seçtikleri kültür varlıklarına geziler düzenledi, video ve fotoğraf çekimleri yaptı. Esnafla, tarihçilerle söyleşiler gerçekleştirdi. Yarışmanın birincisi İstanbul’un çeşmeleriyle ilgili web sitesiyle Şişli Terakki İlköğretim Okulu oldu. Çeşme örnekleri ve çeşme türlerine kadar bilgilerin yer aldığı sitede, Fatih’teki Cumhuriyet Cumhuriyet Çeşmesi de özel olarak ele alındı. Altı ve yedinci sınıf öğrencilerinden oluşan ekip, çeşmenin restorasyonu için 11 bin YTL’lik bir bütçe gerektiğini de tespit ederek, Yüksek Anıtlar Kurulu’ndan da restorasyon için izin istedi. İzni bekleyen öğrenciler sponsor bulup tarihi eserin yenilenmesi için ellerinden geleni yapacak. (5 Haziran 2008, Radikal)

Program 56

29 Kasım 2008


Su

Program 55
22 Kasım 2008 

Suyun çocuklar üzerinde etkileri...

Su hayatımızın neresinde? Öneminin ne kadar farkındayız?

Su olmazsa ne olur?

Su dünyada bilinen tüm yaşamın sürekliliğinde büyük rol oynayan renksiz, tatsız ve kokusuz bir maddedir. Canlıların kütlelerinin % 65 ile % 95’i sudan oluşur. Suyun kimyasal özellikleri dünya üzerindeki canlı yaşamının sürekliliğinde büyük rol oynar.

Su saydam olup güneş ışınları su içinde hareket edebilmektedir. Bu sayede su içinde bitkilerin veya bitki benzeri ototrof canlıların yaşamlarını sürdürmeleri mümkün olmaktadır.

Su iyi bilinen bir çözücü olmasından dolayı özel bir maddedir. Aslında birçok madde su içinde, diğer sıvılar içinde çözündüğünden daha iyi çözünür. Bu suyun polar bir molekül olmasından kaynaklanır. Yüklü gruplar içeren hemen tüm maddeler bu nedenle su içinde çözünme eğilimindedir. Bu da hücre içi metabolik reaksiyonların devam edebilmesinin en önemli sebeplerinden birisidir.

Pek çok maddenin organizmaya alınabilmesi suda çözünebilmesine bağlıdır. Örneğin, solunum için gerekli olan O2’nin vücuda alınabilmesi için suda çözünmesi gerekir. Bu nedenle tüm solunum yüzeyleri nemlidir.
Su yerkürede değişik hallerde bulunur: su buharı (bulutlar), su (denizler, göller), buz (kar, dolu, buzullar) gibi. Su sürekli olarak su döngüsü olarak bilinen döngü içinde değişik fiziksel hallere dönüşür.
Suyun rengi

Kızılötesi ışın, elektromanyetik spektrum üzerinde kırmızı renkli ışık halini alır, absorbe edildiği için kırmızı rengin küçük bir kısmı görünürdür. Bu nedenle, göl ve deniz gibi büyük su kütleleri içindeki saf su, mavi olarak görünür. Bu mavi renk, temiz bir okyanus veya gölde bulutlu bir hava altında da kolaylıkla görünebilir, bu da mavi rengin gökyüzünün yansıması olmadığını gösterir. Pratikte suyun rengi, içindeki katkı, kirlilik vb. etkenlere bağlı olarak büyük ölçüde değişebilir. Kireçtaşı, suyu turkuaz rengine çevirirken, demir ve benzeri maddeler kırmızı/kahverengi renge döndürmektedir, bakır ise mavi alev rengi oluşturur. Suyun içindeki yosunlar, suyu yeşil renkli olarak gösterir. (wikipedia)
http://www.childdrowningprevention.com/index.html (suya düşen çocuk nasıl hayatta kalır?)
http://www.arkitera.com/h17977-bir-kentin-ornek-su-bilinci.html (izmir’de su tasarrufu yönetemleri üzerine…)

Su üzerine kurgulanan kentler - nehir kentleri, ada kentleri, ...)

www.surdurulebiliryasam.org (Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi, yaşamı sürdürülebilir kılmak niyetiyle bir araya gelmiş bireylerin "yaşamı çoğaltacak" projeleri kolektif olarak hayata geçirme amacıyla doğmuş, çesitliliğe değer veren açık ve esnek yapısı ile birey ve kurumların farklı şekillerde katılımını bekliyor. Tamamen sivil bir oluşum ve tüzel bir kişiliği yok. Film festivali gibi "sürdürülebilir yaşam" konusuyla ilgili farkındalık arttırıcı çalışmalar yapıyor ki,


Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali'nin ilki 26-28 Kasım 2008 tarihlerinde İstanbul'da İtalyan Kültür Merkezi'nde gerçekleşecek. Festival yaklaşık 25 kısa ve uzun metrajlı belgesel ve animasyon filmden oluşuyor. Festival gösterimleri ücretsiz olacak.)

Kitap:

Ayşe’nin Bulut Projesi / Behiç Ak / WWF

Alaaddin’in Geveze Su Boruları / Behiç Ak / Günışığı Kitaplığı

Tübitak kitapları

Kızlar ve Oğlanlar

15 Kasım 2008

Program 54


Kız çocuklar, erkek çocuklar...

Anneler, babalar...

Toplumların değer yargıları, örf adetler...

İçgüdüler, klişeleşmiş davranışlar, farkında olmadan yapılan ayrımlar...

Nasıl olmalı, nasıl olmamalılar...

Eğitim hakkı, özgürlükler, kısıtlamalar, ...
http://www.maksimum.com/kadin/haber/48/11295.php (erkek çocukların daha hassas olmaları üzerine bir araştırma sonucu)
Erkek Çocuklar ve Kız Çocuklar
Kiz cocuga bir top atarsaniz hemen suratina carpar

Erkek cocuga bir top atarsaniz onu yakalamak icin ellerini acar, yine de top suratina carpar
Kiz cocugunuzu dişari cikmak icin ozene bezene giydirirsiniz, suslenme fasli bittiginde kucuk hanim harika gorunmektedir ama gidiceginiz yere 1 saat gecikmişsinizdir...

Erkek cocugunuzu dişari cikmak icin ozene bezene giydirirsiniz, ama

10 dakika sonra gomleginin 2 yakasi 2 tarafa kaymiş, ayakkabilari tozlanmiştir
Kiz cocuk yerde bir cubuk gordugu zaman alip neden yapildigini anlamaya calişir

Erkek cocuk yerde bir cubuk gordugu zaman alip bundan nasil bir silah yapacagini duşunur
Kiz cocuk annesinin makyaj malzemelerini alip yuzune gozune surer

Erkek cocuk annesinin makyaj malzemelerini alip duvarlari boyar
Kiz cocuklar tirnaklarini uzatir ama daha guzel oldugu icin degil, bir erkek cocugun orasini burasini cizebilmek icin...


Erkek cocuklar tirnaklarini uzatir cunku kesmeye uşenirler

Kiz cocuklar genelde erkek cocuklardan once konuşmayi ogrenirler

Erkek cocuklar genelde konuşmadan once silah seslerini taklit etmeyi ogrenirler
Kiz cocuklar buyuyunce kadin olurlar

Erkek cocuklar buyuyunce buyuk erkek cocuk olurlar.

Kitap:

Çıtır Çıtır Felsefe Oğlanlar ve Kızlar / Brigitte Labbe / Günışığı Kitaplığı
Ana-Baba ve Çocuk / Haluk Yavuzer / Remzi Kitabevi
Oğlunuzla Konuşmalar / Mary Polce-Lynch / Arkadaş

Sanal Oyun: Kızlar Oğlanlar

Kızlar oğlanların kafasına taş atın, oğlanlar kızların kafasına ayakkabı atın şeklinde oynanan ve isabet ettirince puan veren ‘çok hoş’ bir oyun!!! Hiti yüksek. Hemen hemen her oyun sitesinde var.